Daha seyrek yazmaya başladığımı gördüm, tarihlere bakınca. Görünüşte umut verici. Sanki artık daha seyrek doluyorum gibi. Ama ben o işyerimdeki ajandaya da yazıyorum son zamanlarda. Daha önce o felaket ayında yazdıklarımı okumuştun, herşeyden sonra. "Daha iyi anlamak için" demiştin. Sanki yine okuyacaksın gibi yazıyorum. Ne saçma.
Ben aslında hala eve, sen geldin mi acaba diyerek giriyorum. yatak odasına giderken kendimin bile duyamayacağı iç sesimle "bugün de gelmemiş" diyorum. Kendimin bile duyamayacağı iç sesle, çünkü duysam çok kızarım kendime...
Ben aslında her gece uyumadan önce telefonuma aynı bakışı atıyorum..."arar mı" diye..telefon hattıyla sinyal gönderdiğimi mi zannediyorum, bilmiyorum.
ben gece yastığına sarıldığımda, seni düşünmediğimi, bunun senin değil, benim yastığım olduğunu, sadece biraz temasa ihtiyaç duyduğumu tekrarlıyorum kendime. Aslında her gün başka bir halini hatırlıyorum, bana sarıldığın ve hatta o yastıkları bana aldığın...
Ben bugün çok zayıfım. Neden bilmiyorum.. Kendimden saklayamıyorum salaklığımı bugün.O filmi izlersem ağlar mıyım insanların ortasında, o şarabı içersem ne hale gelirim diye düşünüyorum. Bi de o şarabı içerken sen "ben geldim, kapıdayım" der misin diye...
Sonra da diyorum ki : desen ne değişecek?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder